nemesis Admin
Mesaj Sayısı : 140 Yaş : 43 Points : 2113 Kayıt tarihi : 05/03/09
| Konu: Balıkçıık anlamı Ptsi Nis. 06, 2009 1:08 pm | |
| Balıkçılık, en dar anlamıyla denizlerde, göllerde ve akarsularda balıkların çeşitli yöntemlerle avlanmasıdır. Ama balıkçılık yalnızca balık avlanmasıyla sınırlı değildir. Midye, karides, ıstakoz, pavurya, istiridye ve ahtapotun, hatta balina gibi deniz memelilerinin avlanması da balıkçılık kapsamına girer. Gölet, havuz ya da denizlerde balık ve öbür deniz hayvanlarının üretilmesi de balıkçılığın bir parçasıdır. İnsanların en eski çağlardan bu yana balık avladıkları bilinmektedir. Günümüzden 5 bin yıl öncesinden kalma, kemikten yapılmış ve bugün kullanılan örneklerine benzeyen iğneler bulunmuştur. Günümüzde herkes balık tutmayabilir, ama tutabilir de... Atalarımız balığın toplumdaki önemini şu sözle göstermişlerdir: "Sigara alma hamsi al!" Fakat her balık tutana balıkçı denmez. Balıkçı, yem olarak midye kullanır. Midyeyi takarken bığğ ne iğrenç kokuyo, ay elim kirlencek, ıy o ne öyle demez. Midyeyi tek yumruğuyla ikiye yarar, içindeki yemi bir canavarın kalbini söküyormuşcasına tek hamlede çıkarır ve kancasına sarar. Balıkçı yem olarak solucan takmaz. Amerikan filmlerinden etkilenmez. Balıkçı yemini asla balığa kaptırmaz. Bir kaza olurda kaptırırsa, aşağıdaki balıkların gözünü korkutmak için, ibreti alem olsun diye, kovadan büyük bir balığı seçer ve kafasını kesip kancaya takarak indirir. Balıkçı, balık kancayı cok derin yutmuşsa, canı yanmasın şirin hayvanın diye düşünmez, eliyle misineye asılıp solungaçlarıyla beraber çıkarır. Solungaçlarını ise daha sonra yem olarak değerlendirir. Balıkçı yemi kalmadığı zaman kendi tuttuğu balığın kafasını acımasızca kopartabilir. Hiç tereddüt etmez. Kafasını kesmek için bıçağı yoksa gözlerine kara perde iner, kendini kaybedip kafasını ağzıyla kopartabilir. Balıkçı ufak balık tuttuğu zaman onu denize bırakır. Fakat bunu acıdığından yada merhamet ettiğinden değil büyüyünce onu yakalaması için bırakır. Balıkçı kovayı karada unutmuşsa balığı cebine koyabilcek kadar gözü karadır. Balıkları genelde kovaya koymaz fırlatır. Balık kovaya girmediği takdirde, 1 tane daha balık fazladan tutabilmek için o balığı, cami onune yavrusunu bırakan bir anne gibi acımasızca o halde bırakır. Balık çırpındığı, ses çıkardığı takdirde ise onu çok acı bir ölüm beklemektedir... Balıkçı camgöz(küçük köpekbalığı) yakaladığı takdirde, onu teknesine alır, kuyruğundan tutup kafasını ard arda tahtaya vurur. Gözlerini avını kovalayan bir aslan gibi kan bürümüştür. İşini çabuk bitirmek ister. Balıkçı balık tutmadan karaya çıkmaz, en kötü ihtimalle bir kaya balığı tutar. Fakat gururuna yediremediği için o küçük sevimli, kedi kadar masum olan yaratığı paramparça eder. Genellikle sahil kenarlarında ortaya çıkarlar. Korkunç görünmelerine rağmen içlerinde minicik bir kedi yatmaktadır, korkmayınız çevreye zararı yoktur sadece balıklara karşı vahşilerdir, aralarında av avcı ilişkişi vardır. Uysaldırlar, balıkçılar üzerine birçok belgesel çekilmiştir. Ülkemizde nesilleri tükenmekte olduğundan MVKD (Milli Varlıklarımızı Koruma Derneği) tarafından güvence altına alınmışlardır... | |
|